Kararan Gelecek
Uyanmıştı Umut yine her sabah olduğu gibi sıcacık
yatağından. Derslerde gördüğü gibi uyanır uyanmaz yüzünü yıkayacaktı. Gözleri
uykulu, öyle masumdu ki… Pürüzsüz ve hafif çilli yüzüne her sabah yaptığı gibi
gözlerini açmadan su çarpmıştı. Bu seferki su
çamurlu, simsiyah ve bir o kadar da yeşilimsi tortu halinde gelmişti
yüzüne. Pürüssüz, bembayaz ancak güzel ayrıntılar katan çillerle bütünleşen
yüzünden çamurlu ve kirli su damlacıkları süzülüyordu. Korktu, canı yandı ve
ağlamaya başladı Umut. Masum göz yaşları kirli suları temizlemek için çabalıyordu
ancak yetersizdi. Gözlerini temizlemek çabasıyla havlulukta duran beyaz havluyu
alıp bir ceylanın aslanın ağzındaki son çırpınışları gibi yüzünü silmeye
başladı. Bembeyaz havlu kirlenmişti, hem çamurlu su yüzünden hem de insanlığın
bencilliğinden. Yıkansa belki geçecekti çamurun kiri ancak insanlığın kiri
çıkmayacaktı o havludan. Umut’un annesi
hızlıca yanına koştu yavrusunun çığlığını duyup. Annesi gördüklerine
inanamamıştı, o parıl parıl parlayan gözlerindeki ışık, o gözlerdeki umut
sönmüştü sanki. Parıl parıl parlayan kahverengi gözleri kıpkırmızıydı. Umut
bağırıyordu “Anne, ışıkları aç, hiçbirşey göremiyorum!” diye. Evi bir telaş
almıştı. Annesi heyecanla lambanın düğmesine bastığı anda ışıkların söndüğünü
anlamıştı ve başından aşağıya kaynar sular dökülmüştü.
Annesi küçük yavrusunu bağrına basarak kendi
haykırışlarını içine bastırarak elektirikler gitmiş korkma yavrum demek zorunda
kalmıştı.
Bir hışımla evden taksiye atlayıp hastane
gittiklerinde gerekli tetkiklerin sonucundak acil odasındaki doktorların
yüzündeki gülümseme, gözlerindeki ışık sönmüştü sanki. Umut’un annesi “Bir daha
ışıklar açılmayacak Umut için.” dendiğinde yıkılmıştı oracıkta.
Yapılan tetkikler sonucunda Umut’un gözlerini kör eden
kirli suyun içine floresan lambalarda yüksek miktarda bulunan civa karıştığı
anlaşılmıştı. Gözüne yüksek miktarda civanın nüfuz etmesi sonucu gözleri %95
oranında görme kaybı yaşamıştı. Ayrıca çevredeki her evin sularında bu
kirliliğe rastlandığı ve temizlenme işlemi yapılmaya başlandığı da yine
birşeyler olduktan sonra işlere başlandığını kalın kalın kazıyordu tarihe.
Ve birden bir çığlık attı, hızlı nefes alarak açtı gözlerini
Umut. Etrafına baktı, sıcacık yatağındaydı, gördüğü rüyadan olacak ellerini
gözlerine götürdü ve etrafına ayrıntılı bir şekilde baktı. Yatağından kalktı,
yüzünü yıkamaya gidecekti ancak girmedi lavobaya. Gördüğü kabustan çok
etkilenmişti Umut. İçinde bir mutlulukla annesini uyandırmaya gitti ve kahvaltısını
yaparken en sevdiği çizgi filmini izlerken unutmuştu yaşadıklarının hepsini.
Umut’un gördüğü rüya bizlerin gerçeği olabilir.
Elektronik atıklar çöp değildir ve doğayı büyük ölçüde kirletmektedir. Bir
florasan içinde bulunan civa tam tamına 30.000 litre suyu kullanılmaz hale
getirmektedir.
Hepimiz el ele verip elektronik atıkların geri
dönüşümüne destek olalım Umutlarımız,
sönmesin…
Gökay YILDIRIM