27 Nisan 2015 Pazartesi

Etkili İletişim ve Beden Dili


Etkili İletişim ve Beden Dili

           Etkili İletişim ve Beden Dili, iletişim konusunda okumaya, bildiklerimi geliştirmeye devam ettirmek adına aldığım bir kitaptı. Kitabın beşinci basımındaki pembe rengi de bu tarz kitaplarda görmeye alışık olmadığımız canlılıkta kendisini sergiliyordu. Okumaya ve yazmaya devam ederken, kitapları yorumlarken kullandığım kelimeleri daha hızlı düşünerek ve daha az zorlanarak bir araya getirip özenli cümleler kurabildiğimin farkına vardım. Kendimi övmektense biraz kitap hakkındaki görüşlerimi anlatmak ve kitabın içeriğine az da olsa girmek daha yararlı olacaktır.

            Doç. Dr. Recep Tayfun un kaleme aldığı bu kitap, içerik olarak çok dolu ve gerçekten yararlı bilgilerle donatılmış. Bu durum, kitabın kaynakçasına bakılırsa bile anlaşılabilecektir. Kitabın içinde iletişim ve beden dilinin içeriklerinin olmasının yanında konuyla ilgili özenle seçilmiş hikâyelere de yer verilmiş. Bunun yanında ünlü kişilerin söyledikleri özlü sözler ve iletişimin tanımlanması için sloganlara yer verilmiş. Böylece okuyucuyu sıkıcı tanımlamalarla baş başa bırakmayıp metnin akıcılığı sağlanıp bir tat ve zevk katmayı amaçlanmış. 

           Yazar,
            Birinci bölüm ile İletişim Kavramı konusunu ele alıp okuyucunun iletişimin ne olduğu ve nasıl işlediği hakkında bilgi sahibi olması için gerekli temel bilgileri sıralamış.

            İkinci bölümde iletişimin çeşitlerinin içine girmeye başlamış. Bu bölümde Sözlü – Yazılı ve Görsel İletişim konularını ele almış.

            Üçüncü bölümde ise Sözsüz İletişim ve Beden Dili konularını da ele alarak iletişimin her alanına değinmiştir.

            Dördüncü bölümde ise beden dilinin biraz daha içine girerek yalan konusunu ele almış. Beden dilinden kişinin yalan söylediğinin ortaya çıkabileceğine ve bunun hangi davranışlarla sergilendiğini açık açık belirtmiştir. Kişinin sözlü olarak yalan söyleyebileceğini ancak beden diliyle yalan söyleyemeyeceğini, eninde sonunda bir şekilde açık vereceğini anlatmaya çalışmıştır.

            Kitaptan çok beğendiğim özlü sözleri farklı konulardan alıntı yaparak derlemek istedim.

            “Yaşam iletişimle yaşanmaya değerdir” (s.11).

            “ İletişimin temek ilkelerini bilmek zorundayız, zira gün gelecek zarf üreticisi veya nükleer fizikçi olmak yeterli olmayacak. Gerçek olan tek değer iletişimdir. Harvey Mackay” (s.21).

            “ Fikirlere tepki gösterin kişilere değil” (s.57).

            “ İnsan tabiatındaki en derin güdü, takdir edilmeye olan ihtiyacıdır. William James” (s.80).

            “ Kendini tanı. Sokrates” (s.87)

            “ Güvenilmek sevilmekten daha büyük bir iltifattır. George Macdonald” (s.90).

            “ Öfke bir asittir; durduğu kaba verdiği zarar döküldüğü herhangi bir yere verdiği zarardan daha fazla olabilir. Mahamata Gandi” (s.103).

            “ Konuşmak, insanın aklını kullanma sanatıdır. Eflatun” (s.115).

            “ Gözü gören ve kulağı işiten herkes hiçbir ölümlünün sır tutamayacağını bilir. Dudakları sessiz kalsa, parmak uçları ile konuşur; ihanet, kandırma onun hücrelerinden dışarı sızar. Freud”(s.189).

 

             İletişim insanlığın en değerli hazinesidir. Bu hazineyi onun değerine uygun bir şekilde kullanmak insanın en mühim görevlerindendir.

13 Nisan 2015 Pazartesi

NİYE BEN? Prof. Dr. Şener Dilek

NİYE BEN?

Kaderle İlgili Sorular, Sır ve Hikmetler
            
 Son zamanlarda kaderle ilgili pek çok soru kafamı kurcalarken, kütüphanemizde bulunan Profesör Doktor Şener Dilek’in yazdığı bu kitabı elime aldım. Daha sonra içeriğine baktım ve benim kafamdaki soruların bir kısmını cevaplar nitelikte içeriklere sahip olduğunu anladım. Çevirdim kitabın sayfalarını ve okumaya başladım.

Din konu olduğunda öğrendiğim bilgileri en yakın arkadaşımdan dahi olsa araştırmadan hiçbir şekilde özümsemem. Özellikle yaşadığımız çağda her konuyu din ile özdeşleştiren, din ile siyaset yapıp insanların en ince noktasından vuran kişilerin olduğu dönemde hiç kimseye güvenemez olduk.

Kitap toplam dört bölümden oluşuyor.

Birinci Bölüm: “Kaderi inkâr mümkün mü?” Sorusu altında kaderin, inkâr edilemeyeceğinin örneklerini ve bu örneklerle ilgili çeşitli hikâyeleri içeriyor.

İkinci Bölüm: “Kadere İman” başlığını alıyor. Bu başlık altında kaderin ne demek olduğuna, ezeli takdir konusuna ve kaderle ilgili yanlış düşüncelere yer veriliyor.

Üçüncü Bölüm: Bu bölümün adı ise “İlahi Takdirle İlgili Sır ve Hikmetler” olarak seçilmiş. Bu başlık altında 9 ayrı konu ele alınmış.

Toplam üç bölümde kader ile ilgili tüm bilgiler verilmeye çalışılmış. En son bölümde de yani               

 Dördüncü Bölüm: “Kaderle ilgili Soru ve Cevaplar” a yer verilmiş. Burada aklı en çok kurcalayan sorular yer almış ve cevaplandırılmaya çalışılmış.

Kitabın genel içeriğinden bahsettikten sonra, Şener Dilek’ in bu kitabındaki üslubuna değinmek istiyorum. Bu kitabında yabancı kelimelere az da olsa yer vermiş. Diğer okuduğum “Niçin Yaratıldı Şu İnsan?” kitabıyla karşılaştırmak gerekirse bu kitabında daha çok Türkçe kelimeler kullanmaya özen göstermiş.

Kitabın güvenilirliği konusunda Şener Dilek beni memnun etmiştir. Çünkü ele aldığı her konuda Kuran-ı Kerim’deki ayetlerin meallerini ve kaynaklarını verip, bazı sureleri yorumlamış. Ayrıca verdiği örnekler ve yorumlamalar mantık dairesinden dışarı çıkmamış.

Tabii ki bunların benim kendi yorumlarım olduğunu belirtmek isterim. Bu kitabı okuyup benimle aynı fikirleri savunmayan kişiler de olabilir, olmadır da. Çünkü her insan farklı yaratılmıştır. Önemli olan, bu farklılıkları ötekileştirmeden birlik içinde yaşayarak, farklılıklardan yararlanmaktır.


Binlerce farklı renk doğada bir bütün oluşturmayı başarırken, aklı olan insan bunu becerememiştir.

                                                                                                       

                                                                                Gökay YILDIRIM