İnsan Ne İle
Yaşar-Tolstoy
Ramazan ayında okuduğum kitaplardan
birisi de “İnsan Ne İle Yaşar”dı. Öyküdeki insanın ne ile yaşayacağı fikri beni
pek ilgilendirmiyordu. Çünkü açtım. İnsanın ancak yemek ve su ile
yaşayabileceğini tecrübe ettiğimiz bu mübarek ayda yaratıcıya sonsuz
şükürlerimizi sunmamız gerektiğini de hatırladık.
Kitap okuma serüvenine yeni başladığımı hatırlatarak ilk defa
Tolstoy’u okuyordum. İnsan Ne İle Yaşar? Kitabın içinde toplam dört hikâyeye
yer verilmiş. Hepsi de birbirinden öğretici anlatımlar.
İlk hikâye olan İnsan ne ile yaşar sorusunun cevabını
yukarıda da bahsettiğim gibi açken farklı tokken farklı cevapları olabilecek
bir soru olarak düşünüyorum. Kitabı ilk elime aldığımda toktum. Bu soruya
cevabım hiç düşünmeden sevgi olmuştu. Nitekim hikâyenin sonunda da karakter
açıklamıştı. Şöyle demişti; “ Anladım ki
insanlar kendilerini düşünerek yaşıyor gibi görünse de, hakikatte onları
yaşatan tek şey sevgidir. Kim sevse, Allah’a yaklaşır; Allah da ona yaklaşır.
Çünkü O, sevgiyi yaratandır”.
İkinci hikâyenin adı ise “Üç Soru”ydu. Bu hikâye de mükemmel
sürükleyiciliğiyle ve sonundaki mesajıyla etkili vuruşunu yapıyordu. “… en
önemli iş iyilik yapmaktır, çünkü insanın bu dünyaya gönderilmesinin tek sebebi
budur.” demişti öykünün kahramanı. İyilik yapmak… Bu düşünceler var olduğu
sürece kötülük, iyiliğin altında ezilmekten kurtulamayacaktır. İçinizde var
olan kötülüğü beslememeniz dileğimle.
Bir diğer hikâyeye “İnsana Ne Kadar Toprak Gerekir?” adını
vermişti yazar. Hikâyenin çiftçi olan kahramanına, muazzam büyüklükteki arsayı,
çiftçinin kendisine yetecek kadarını gün batana kadar çevirmesi istenirse ne
olur? Kural açık ve netti. Kahramanımız istediği kadar toprak alabilecekti
ancak istediği toprağın sınırlarını yürüyerek belirleyecek ve güneş batmadan
başladığı yere geri dönecekti. Güneş batar ve çiftçi başladığı yere gelemezse
arsa için verdiği para yanacaktı. Arsayı çevirmek için yola çıktı kahraman.
İlerleri, ilerledikçe daha fazla istedi. Artık çok uzaklaşmıştı. Geri dönmesi
gerekiyordu çünkü vakit daralmıştı. Koştu, koştu ve koştu. Tam gün battığında
vardığı başlangıç noktasında vefat etti. Köylü halkı yapılacak bir şeyin
olmadığını görünce kazdılar iki metrelik bir çukur, yerleştirdiler
kahramanımızı. Az önce sınırsız toprağı olması için çabalayan adam şimdi 2
metrelik çukurda idi. Özellikle hikâyenin özetini paylaştım çünkü şu an içinde
yaşadığımız dünya bu hikâyeden ibaret. İnsanların yaşam amacı hırs, maddiyat ve
dünyevi emeller.
Son hikâye Efendi ile Uşak’ ta ise dünyalık ne kadar iş
yaparsanız yapın, dünyevi bir sonun bizleri beklediğine vurgu yapılmış.
İnsan ne ile yaşamaz biliyor musunuz?
Hırs, kötülük, bencillik…
Maddi olarak dünyada var olsa bile, Ruhunu öldürür.
İnsanın içine bir
kere karanlık girdimi bir daha çıkmaz. Karanlığa düşmemeniz dileğimle.
Gökay YILDIRIM