26 Ağustos 2018 Pazar

Hayvanlardan Tanrılara Sapiens - Yuval Noah Harari

Hayvanlardan Tanrılara Sapiens - Yuval Noah Harari

Uzun süre Türkiye'deki kitap okurlarının gündeminde olan ve büyük beğeniyle karşılanan Hayvanlardan Tanrılara kitabını okuyanlar kervanına bende katılmış bulunmaktayım. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere bir insanlık tarihi üzerinden konu ilerliyor.

İnsanlık tarihini, devrimler üzerinden başlıklar altında ele alınan bu kitapta dini inançlar ve yaratıcı reddediliyor. Aslında kitabın asıl amacı, insanlığın tarihini anlatmasının yanında tüm evrenin ve içerisinde yaşayan canlıların da bir seçilim süreçlerinden geçtiğine değiniyor. 

Her ne kadar kitabın yazarının görüşleri ve ortaya koyduğu bilimsel araştırmalar şahsi inancımla uyuşmasa da kitabı büyük bir merak ve heyecanla okudum. 

Özellikle Sapiens türünden farklı insan türlerinin de olduğu ancak aralarından en zekisi olan sapiensin hayatta kalıp diğer kardeş türlerini yok ettiğini öğrenmek soğuk bir duş etkisi yarattı. Ancak kitaptan örneklerle de ve günümüzdeki hırs ve kin duygularına sahip insanları gördüğümde bunun gerçek olma olasılığına hak verdim. Nasıl hayatta kalmak için dünyadaki bir çok canlıya acı çektirebiliyorsak, kendi türümüzden olan insan türlerini de yok ettiğimiz gerçeği buz gibi karşımızda duruyor.

Sapiens türünün yıllar içerisinde hızlıca çoğalması sonucu ortaya çıkan düzen bozukluklarını ise belirli kurallar ve inanç sistemiyle yönetilebileceği için dinlerin ortaya çıktığı tezi savunuluyor. Din ve kendisinden her anlamda üstün bir yaratıcı, cennet ve cehennem vaatleri tüm insanları bir toplumsal düzene sokma konusunda işe yaradığı ve dinlerin bu sebeple ortaya çıktığını savunuluyor. 

Kitabın sonuç kısmına girerken, sapiens'in artık bilişsel devrimi gerçekleştirdiğini ve insanlık tarihinin en büyük gelişmelerinin yaşandığı, bizlerinde içinde bulunduğu dönemi ele alıyor. Genetikteki ilerlemeler, biyonik insanlar, üretilen yeni organlar, yapay zeka, gen aktarımı, insan eliyle üretilen yeni hayvan türleri gibi bir çok örnek ile insanlığın tanrılaştığı bir dünyaya ilerlediğini ve yapılacak en ufak bir hatanın insanlık türünü yok edeceği ihtimali anlatılıyor. 

Kitabı tüm dikkatimle ve heyecanımla okudum, insanlığın kendisini geliştirdiği ve geçmişten çok daha gelişmiş bir varlık olduğu yolunda ilerlediği reddedilemez bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. 

Kitap çok sağlam ve yararlı bilgiler içeriyor. Ancak yazarın bilmediği ya da bildiği halde itiraf edemediği bir gerçek var. Fosforlu bir tavşanı DNA'larına müdahale ederek üretebilen bir insanoğlunun beynini, müdahale ettiği o DNA'ları, hücreleri ve yapı birimlerini, daha da geniş bakarsak bu dünyanın oluşumunu, milyarlarca yıldızı, milyarlarca gezegeni ve muazzam büyüklükteki bu evreni oluşturan her neyse ilk kıvılcımını kimin çaktığını kimse açıklayamıyor. Bu gün yapımına çok basit baktığımız bir masanın bile yapıcısı marangozlar varken tüm bu evreni ve hesaplamaları, kusursuz ve müthiş bir düzen içerisinde kurgulayan bir yaratıcıyı inkar etmek bilişsel devrime ulaşmış ve beynini hiç olmadığı kadar etkin kullanan insanlığı salak yerine koymaktan başka bir şey değildir.

Peki ilk kıvılcımı kim çaktı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder