15 Temmuz 2017 Cumartesi

Satranç - STEFAN ZWEIG



STEFAN ZWEIG Satranç



Güzel, çok güzel, hatta muhteşem yorumculuk ve hikaye. İşte bu kitabı okurken sayfaları dahi nasıl çevirdiğimi hatırlamıyorum. Hem kitabı okuyor, hem de hikayeyi zihnimin ortasında izliyordum. Evet öyle güzel anlatılmış ki adeta okuduklarımı izliyordum. Kitabın hikayesinin güzelliği ile birlikte anlatmak istediği tam kıvamında harmanlanmış.



Satranç oynamaya ilk okulda başlamıştım. Lise yıllarında satranç kulübüne katılıp, meslek hocamız, arkadaşlarımız, kahvemiz, çaylarımız eşliğinde birlikte kurduğumuz atölyemizde satranç oynuyorduk. Hocamızın bize verdiği centilmenlik derslerini hala hatırlıyorum. Yenildiğimde rakibimi tebrik etmeyi satranç oynarken öğrendim. Yendiğimde de tebrik edilmeyi yine satranç oynarken öğrendim.



Satranç oynarken başka şeyler de öğrendim. Aynı hayat gibi bir sonraki yapacağım hamleleri planlamam gerektiğini bu siyah beyaz kareli tahtada öğrenmiştim.



Kuralların olduğunu, güçsüz taşların, güçlüleri koruduğunu daha doğrusu koruması gerektiğini öğrendim.



Değersiz olanların çıkar amacıyla gözden çıkarılmasını dahi öğrendim.

Yapacağın bir hamleni rakibine ya da düşmanına belli etmemen gerektiğini, hatta onun her zaman senin kuyunu kazdığını, senin güçsüz duruma düşmeni beklediğini öğrendim.



Siyahın içinde beyaz, her beyazın içinde siyah olduğunu da bu oyun sayesinde öğrendim. Aynı en temiz ve güzel sandığımız insanların içinde olan kötülük gibi.




Yenilmeyi hazmetmeyi, yenmenin gururunu, düşünmenin gücünü bu oyunla öğrendim.



Satranç kitabı bana öğrendiklerimi hatırlattı. Kitabın vurguladığı soyutluk ve somutluk kavramlarına çok değinmedim. Bu kitap defalarca da okunsa yeni şeyler öğretecek, zihinleri açacak, farklı düşünmenizi sağlayacak.

                                                                                    Gökay YILDIRIM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder